Image and video hosting by TinyPic ~Seyyahi düsünceler ve Siirler~

15 Eylül 2013 Pazar

MÜZİK DiNLEMENiN EĞiTSEL TEMELLERi

ÖZET

Bu çalışmada güzel sanatların bir dalı olan müziğin, değişik mekanlarda ve çeşitli kaynaklardan dinlenilmesi sonucunda zihinlerde oluşan soru işaretlerinin nasıl giderilebileceği incelenmiştir.

Dinlenilen müziğin anlaşılabilmesi ya da kolaylıkla algılanıp çözümlenebilmesi için genel anlamda müziğin elemanları, müziksel ortamlar, besteciler hakkında bilgiler olması gereklidir. Dinleyenin, müzik aletlerinin ses renkleri ve teknik özellikleri, stil bilgisi, estetik, müzik tarihi konularında bilgi edinmesi, müziği anlayarak dinlemesini sağlayabilir.

Bütün bunların eğitim süreci içinde yer almasıyla, müzik dinleme, algılama ve çözümlemeye dayalı, kalıcı izlenimler edinilen doyurucu estetik yaşantılar, entelektüel bir toplum oluşturmaya katkıları olacaktır.

Günümüzde çeşitli müzik ortamlarında (konser salonu, cd, kaset, video vs.) mekan ve araçlardan müzik dinleme sonucunda, ''-Ben bu müzikten bir şey anlamadım, -Bana bu müzik hitap etmiyor, -Bu müzikte ne anlatılmak isteniyor?'' gibi cümlelerle zaman zaman karşılaşılmaktadır. Bu benzeri soruların yanıtı nasıl olmalı diye düşünüldüğünde, önce; müzik nelerden meydana gelir, müzik dinleme nasıl ôğrenilir, daha sonra da; Klasik Batı müziginin dinleme şekli nasıl olmalıdır, soruları gündeme gelebilir.

Ya da; ''Müzikten hoşlanırım, ama anlamam. Müzikten anlamam, ama hoşlanırım. Müzikten anlamam, ama müzik dinlerim. Müzikten anlamam, ama müzik dinlemekten hoşlanırım'' gibi degişik anlatımlarla da karşılaşılmaktadır.
Bu sôzlerle insanlar neyi anlatmak istemektedirler? Her insanın yaiadıgı çevrede müzikle bir ilişkisi vardır. İnsanlar müzigi dinler, dinledigi müzigi algılar, anlar ve dinledigi müzikten hoşlanırlar. Bunların aksi de olasıdır.

Şu halde insanın dinledigi müzigi algılaması, anlaması ve hoşlanması için, müzigin dili hakkında bilgili olması gereklidir denilebilir.
Ülkemizde halen yapılan ve dinlenilen müzik çeşitleri oldukça zengin oldugu için, ôrnegin,

a) Halk Müzigi
b ) Geleneksel Sanat Müzigi
c ) Çagdaş Sanat Müzigi
d ) Popüler Halk Müzigi
e ) Uluslar Arası (sanat, halk, popüler) Müzikler 2

çeşitli müzikler, yapı, biçim, stil ve form bakımından farklılıklar gôstermektedirler. Müzikteki bu farklılıklar, müzik yapılan ortamların da değişik olmasını yani müziğin ruhuna ve felsefesine uygun mekanlarda yapılmasını gerekli kılar.

MÜZİĞİN ÖGELERİ

Bu nedenlerden dolayı, bu yazıda Klasik Batı Müziği dinleme şekli esas alınmıştır.

''İnsan hayat karşısında sessiz kalamaz. Yeryüzündeki bütün insanların kullandığı ortak dil olan müzik, şu üç temel öğe sayesinde hayat bulur. Besteci, seslendirici, dinleyici. Bunlardan biri olmazsa müzik yoktur. Dahası bu üç öğeden birinin yokluğu diğerini etkiler. Düzeyi düşük bir bestecinin seslendirici ve dinleyici bulma şansı azdır. Seslendirici yetersiz ise besteci ve dinleyici ona ilgi göstermez. Dinleyicinin düzeyi düşükse besteci ve seslendirici de aşağı katlarda dolaşıp durur."3

Müziği meydana getiren esas elemanlar;
1- Ritm
2- Melodi
3- Armoni

Yardımcı elemanlar;
1. Tını

Yabancı elemanlar;
1. Sôz ve hareketin etkisi'dir.4

Ritim: Evrende var olan düzendir. Dünyanın, ayın, güneşin ve yıldızların birbirine çarpmadan düzenli hareketleri, mevsimlerin dônemi, gece ve gündüzün birbirini izlemesi, kalbin vuruşu ve yürüme gibi olagan faaliyetlerde ritmi izlemek mümkündür. Bunlar müzigin iskeletini oluşturmaktadır.

Melodi: Müzikte ritimden sonra gelir. İnsanın yapısından ôrnek vermek gerekirse, iskeleti ôrten epitel dokulardır. Ritim ile sıkı bir baglantısı vardır. Kaynagını, yaşam ile duyguların ifadesi olan insan, hayvan ve diger ses kaynaklarından alır. Ritm ve melodi tek sesli müzigi meydana getirir.

Armoni: 17.yy'da ortaya çıkmıştır. Aynı anda birkaç sesin işitilmesi ile ortaya çıkan akor prensibine dayanır. Akorlardan da tonalite kavramı dogmuştur. ''Tonalite ise bir diziyi meydana getiren prensipler bütünlügüdür''.

Tını: ''Sesin niteligi, bir sesin o sesi çıkartan farklı çalgılara ya da farklı insan seslerine göre taşıdıgı renk farklılıgını belirtir .Böylece 'ses rengi', aynı ezgiyi çalan birkaç çalgıyı birbirinden ayırt etmemize olanak saglar .Trompet ile keman sesini birbirinden ayırmakta güçlük çekenimiz yoktur herhalde. Peki neden? İşte bu noktada 'akustik' olgusunun en ilgi çekici alanlarından biri karşımıza çıkar. Doguşkanlar: Bir sese ayırıcı özelligini veren frekans, aslında o sesin üstünde, onunla aynı anda tınlayan farklı seslere temel oluşturan en kalın sese aittir. Temel sesin üzerinde tınlayan bu seslere doguşkanlar denir.

Sözgelimi bir obua sesi ile bir korno sesi arasındaki niteligi birbirinden ayırt edebilmemizi saglayan bu çalgıların, aldıkları asıl sesin 'temel ses' üzerinde oluşan doguşkanların birbirlerinden farklı güçte duyulmalarıdır.''5

Söz ve Hareketin Etkisi: Şiir ve dans gibi sanatlar her zaman müzik üzerinde önemli bir etki yaratmıştır .Söz melodinin doguşu ile yakından ilgilidir. Hareket de ritme baglıdır. ''Müzigin sözden şarkıya dönüşmesi ya da toplu çalışma sırasında ritmsel bir dayanaktan türemesi olasılıgı, ezgiye yönelik seslerin özellikleri üzerinde durulmasını gerektirmiştir.''6

DİL VE MÜZİK

Müzikte anlam, ruh ve yaşam mevcut olmadıgı zaman bu sanat canlılıgını yitirir. Demek ki, müzik baştan sona yaşam dolu bir güç biçiminde, tıpkı bir dil gibi ôgretilmelidir. Bir çocuk ana dilinin basit gramer kurallarını ôgrenmeden çok ônce, sôzcükleri ses degişimlerini ve cümle yapılarını ôgrenmiş bulunur. Ögrencilerin kuralları ôgrenmeden ônce sesleri tanımaları saglanmalıdır. Sesleri seçmeli, işitmeli, renkleri ve kişiliklerini degerlendirmelidir. Kulagı bir sesten başka bir sese atlayabilmeli, bazı sesleri ôtekileri izleyecegini bilmeli, sesleri bazı ritmler şeklinde birleştirebilmelidir. Melodi nedir? Bunu ôgrenmeli, armoniyi hissetmelidir.7
Yukarıda belirtildigi gibi, müzik dinlemek, insanın ana dilini ôgrendigi gibi dinleyerek ôgrenme esasına dayanmalı ve ritmi, melodiyi takip edebilmeli, armoniyi hissedebilmelidir.

''Musiki eğitiminin ilk şartı, dinlemesini öğrenmek üzere seçimli dinletmelerle sağlanır. Dinletim ve konserler ısrarla takip edilerek şaheserlerin kavranmasına ayrı bir gayret sarfedilmesi ile birlikte, kulak seviyesi edinilir." 

İnsan nasıl ana dilini dogal ortamında ögreniyorsa, müzigi de radyo, tv, cd, ve müzigin dogal ortamı olan konserlerde seçkin eserleri dinleyerek ögrenmelidir. Bu yolla da dinlemeyi yaşamının bir parçası haline getirebilmelidir. Dinleme sırasında, dinletilen eserin özellikli bir yanının öne çıkarılarak (ritmik yapı, çalgılama, çokseslendirme vb.) dinleyenin ilgisini o yöne çekmekle daha kalıcı izler bırakabilir ve anlaşılmasını saglayabilir.

Çoksesli müzigin yaşanması, bu müzigin yapıldıgı ortamlarda dinleyici olarak bulunmak ve neyi nasıl dinlemesi gerektigini bilmekle münkündür denilebilir. Bu da müzigin ögelerini bilerek, işittigi sesin hangi çalgıdan geldigini takip edebilmek ve bestecinin neyi anlatmak istedigi hakkında bilgi sahibi olmakla gerçekleşebilir.

''Çağdaş besteci Hans Werner Henze (1926-) ye göre müziği sevmeyen insan diye bir şey yoktur. Müzikten hoşlanmadığını açık yüreklilikle söylemekten çekinmeyen insanlar, büyük olasılıkla bu konu ile ilgili pek bir çaba göstermemişlerdir. Her türlü müziği, sevmek için gayret sarf etmek en temel prensiptir. Ama, özellikle bu Klasik Müzik ise, biraz daha fazla çaba gösterilmesi gerekebilir. Müzikten doğru bir biçimde hoşlanılması için istekli bir dinleyicinin temel bir klasik müzik anlayışının yanı sıra, müziği yapan enstrümanları ve diğer müzik aletlerini tanıması şarttır. Bir konser sırasında hangi çalgıya bakması gerektiğini bilen dinleyiciler, duydukları şeyden daha fazla zevk alacaklardır."9

Henze'nin de belirttiği gibi müzikten doğru bir biçimde zevk alınması, temel bir müzik anlayışı ile birlikte, müziği yapan çalgıların tanınması, işitilen sesin hangi ses kaynağından geldiğinin bilinmesi ile de orantılıdır denilebilir.

''Çok küçük yaştan itibaren kreşte veya evde radyo ve televizyondan yayınlanan yetişkinlere yönelik müzikten etkilenen çocuk çok geçmeden yalnız kendisine yönelik cd ve kasetlerle de temasa geçecektir. Okulda müzik dinler, evde alışık olduğu gürültülerde şarkılı reklamlardan, çok söylenen şarkılardan oluşan bir ses çevresi keşfeder. Okul ona koro müziği, Klasik Müzik ya da hafif müzik aynı zamanda da müzik tarihi öğretir."10

Birey olmak, yaşamla birlikte diğer disiplinlerde olduğu gibi, müzik alanında belli bir eğitime, kültürlemeye bağlıdır. Okul ve aile ortamı ile birlikte bireyin, müzik ile ilgili gerek dinleyici, gerekse bir müziksever olarak, müzik yapma (çalgı çalan, sôyleyen) düşünceleri olgunlaşarak gelişir, gelişmelidir.
Ancak; programlarda bile ôngôrülmesine karşın, bu eğitimin düşünülen düzeyde ve yoğunlukta gerçekleştiğini sôylemek biraz zordur .Dolayısı ile müzik dinleme, anlama ve algılamaya yônelik eksikliklerin, eğitim eksikliğinden kaynaklanan durumlar sonucu olduğu sôylenebilir.

''Müzik öğretiminin amacı, sanatın uygulaması ile uğraşıp sanatçı yetiştirmek değil, sanat ürünlerini çeşitli araçlarla eğitime aktararak, gençleri bu yolla iyi ve güzele yönlendirmek olmalıdır. Bunun yanı sıra ilgili sanat dalının temel kavramlarından, dayandığı kurallardan, belli başlı ölçütlerden ve taşıdığı estetiksel değerlerden söz edilebilir. Müzik sanatının geçirdiği evreler seçkin örnekleri ile tanıtılmalıdır."11

Okullarda müzik ôğretim ve eğitiminin bir amacı da, ôğrencilerde müzik beğenisini geliştirmek, müzik sanatını tanıtmak, seçkin müzik yapıtlarını dinletmek ve sevdirmek olmalıdır. Bu da müziği dinlerken niçin, neyi dinlediğini bilen ilgili ve meraklı dinleyicilerle olabilir. Bu bakımdan müzik dinleme tercihlerinin bilimsel bir temele dayalı olarak gelişmesinde, aşağıdaki ôneriler gôz ônünde bulundurulmalıdır.

ÖNERİLER

1. Müziğin genel yapısının yanı sıra, müziği oluşturan ôğelerin ayrı ayrı gôz ônünde bulundurulması yerinde olur. Ses, ritim ve armoni başlıca ôğelerdir.
2. Bir müzik eserinde tını, armoni ve çalgılama ôzellikleri, eserin ait olduğu dônem ile de paralellik gôstermektedir. Bu bakımdan müzik dinleme egitiminde tarihsel bilgilere, dönem ve stil özelliklerine yer verilmelidir.
3. Her tür müzige ait genel özellikler bilinmeli, farklı tür müziklerden bir dinleme dagarcıgı oluşturmalıdır.
4. Ritmik özelliklerin ön plana çıktıgı özellikli yapıtlar dinleme programında bulundurulmalıdır.
5. Barok, klasik ve romantik dönemlere ait ve melodik yapıları, dönemin özelliklerini en iyi biçimde yansıtan yapıtlar da, dinleme dagarına alınmalıdır.

Alıntı

Etiketler: , ,

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa


Image and video hosting by TinyPic